Haberler

"Rakibimiz Barcelona"


Gençlerbirliği Kulübü'nün basın sözcüsü Hakan Kaynar, Kırmızı-Siyahlı ekibin rakibinin artık 3 büyükler olmadığını ve tek rakibinin Barcelona olduğunu ifade etti. İşte o iddialı açıklamalar...


Gençlerbirliği Kulübü'nün basın sözcülüğünü de üstlenen Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Hakan Kaynar, başkent kulübünde büyük bir değişim yaşandığını anlatırken, "Artık Ankara'da rakibimiz İstanbul'un 3 büyük kulübü değil, Barcelona" ifadesini kullandı.
Hakan Kaynar, yaptığı açıklamada, televizyon, bilgisayar oyunları, internet gibi alanların, bir zamanlar Türkiye'ye has olan "platonik taraftarlığı", bir dünya gerçeği durumuna getirdiğini belirterek, "Giderek daha çok Barcelona forması giyen çocukla karşılaşıyoruz. Artık Ankara'daki rakibimiz İstanbul takımları değil, Barcelona. Aslında Barcelona en öne çıkanı. Real Madrid, Manchester United, Bayern Münih... Bu takımlar kalkıp Çin'de, Amerika'da turneler düzenliyor. Dünya hiç olmadığı kadar küçük, futbol hiç olmadığı kadar evrensel hale geldi" diye konuştu.
"Platonik taraftarlık" derken kastını, "Türkiye'de futbol seyircisinin profili, taraftarı olduğu İstanbul kulüpleri için 'Yeter ki gel bana, senede bir gün' şeklindedir" sözleriyle açıklayan Hakan Kaynar, "Senede bir kez gerçekleşecek vuslatın genç nüfusa yetmeyeceğini, yakında olmak, yaşamak isteyen yeni bir kuşak olduğu için de Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'ın giderek taraftar kaybedeceğini iddia etti.
Bugünün dünyasında, başka şehirlerdeki insanları İstanbul takımlarına bağlayan "destekçi" yazılı basının yerinin de eskisi kadar olamayacağını kaydeden Kaynar, "Şu soruyu soralım: Sivas'ta, Çorum'da, Kars'ta, Afyon'da, Uşak'ta, Diyarbakır'da, Gaziantep'te doğan insanlar televizyon dahi yokken, nasıl oldu da bu İstanbul takımlarına bağlandılar. Babalarımızdan, dayılarımızdan, amcalarımızdan bahsediyorum. Çünkü basın vardı. O basın İstanbul'daydı ve doğal olarak, futbol deyince de sayfalarında bu takımlar vardı. İşte bu iş değişti. Yazılı basın gücünü, etkisini kaybediyor. İnternet sayesinde kendi kanallarımızı yaratabiliyoruz" ifadelerini kullandı.

Hakan Kaynar, gerçekleştirilen proje ve yapılması planlananlara ilişkin kulüp başkanı İlhan Cavcav'ın kendilerine verdiği desteği, "En çok, en başta o destekliyor. Hatta herkesten daha fazla destekliyor. O Gençlerbirliği büyüsün ve hep yaşasın istiyor. Buna katkı sağlayacak her düşünceyi de benimsiyor ama mesele sadece onun desteklemesi değil. Futbolda takım olmak kazanmak için önemliyse, sahanın dışında da bu böyle. Şimdiye kadar yaptıklarımızla, yönetimin bir takım gibi olduğunu söyleyebilirim. Fakat bunda kaptanın, yani başkanımızın payı büyük" sözleriyle ifade etti."YİNE İSTANBULLULAR'A ÖRNEK OLACAĞIZ"

Gençlerbirliği'nin Beştepe'deki modern tesisleri yaptığında, İstanbullular'dan birinin Dereağzı'nda, diğerinin ise Fulya'da çalışmaya devam ettiğini hatırlatan Kaynar, kırmızı-siyahlı kulüpte yapılan çalışmaların da yine "büyükler" alarak adlandırılan kulüplere örnek olacağını savundu.
"ACEMİ YANCI, ŞİŞKO HAKEM..."
Gençlerbirliği Kulübü'nün Ankara'da yaşayanlara "bir formül" sunduğunu ifade eden Hakan Kaynar, "Burada yaşamaktan mutlu olmak istiyorsanız, şehirle aranızdaki bağları artırmanız gerek. İşte Gençlerbirliği giderek, Ankaralı olmasalar da bu kentte yaşamayı, Ankara'yı sevenlerin takımı haline geliyor" dedi.
Mayıs ayındaki genel kurul sonrası oluşan yeni yönetimin de yaptıklarıyla "şehirle kulüp arasında kendiliğinden gelişen ve giderek kuvvetlenen bu bağın altını çizmeye çalıştığını" söyleyen Kaynar, başkentin son 10 yılda çok değiştiği ve şehrin bir tür metropolleşme sürecine girdiği değerlendirmesini yaptı.
Kentte yaşanan bu sürecin, tribüne yansımasının da son derece doğal olduğunu dile getiren Hakan Kaynar, "Bizim çekirdek taraftarımız son derece kuvvetli. Kendiliğinden gelişmiş, kulüpten herhangi bir beklentisi olmayan, stadyuma eşiyle, dostuyla güzel vakit geçirmek için gelen bir taraftar profili. Tribündeki çoğunluk da kendisini hiçbir gruba ait hissetmeyen bu kitlenin elinde. Bence geleceğin taraftarı, Gençlerbirliği ile beraber oluşuyor. Sürekli şarkı, türkü söyleyen bir taraftar değil. Maçı seyrediyor, maça kendince müdahale ediyor, gidişata göre espri bulup (acemi yancı, şişko hakem) bunu tezahürata çeviriyor. Çoğu tribünde takıma değil kendine aşık bir taraftar modeli var. O model tribüne yeni geleceklerin önünde de bir engel. Gençlerbirliği tribününün farkı burada. İstediğin an dahil olursun, kimse seni tedirgin etmez, iki haftada da kendini oraya ait hissedebilirsin. Bu yaşadığımız zamana ve şehre çok uygun" dedi.